follow

- Ayrıca bakınız:
- - fold up
  - foldable
  - folded
  - folder
  - folding
  - foldout
  - foliage
  - folio
  - folk
  - folklore
  - follow
  - follow through
  - follow up
  - follow-up
  - followed
  - follower
  - following
  - folly
  - foment
  - fond
  - fondant
- Son aramalar:
- Tümünü Görüntüle

ⓘ Bir veya daha fazla forum başlığı aradığınız terim ile tam eşleşiyor

WordReference
Definition
Synonyms
English Collocations

Temel Çeviriler
İngilizce		Türkçe
follow [sb/sth]⇒ vtr	(move behind)	arkasından gelmek/girmek f.
		peşinden gitmek f.
	He followed his wife into the house.
	Karısının peşinden eve girdi.
follow [sth]⇒ vtr	(proceed along)	takip etmek, izlemek geçişli f.
	Follow the road until you reach the post office.
	Postaneye gelinceye kadar yolu takip et.
follow [sth/sb]⇒ vtr	(leadership, authority)	dinlemek, uymak f.
	He follows his heart, wherever it takes him.
	Ne olursa olsun her zaman kalbinin sesini dinler.
follow [sth]⇒ vtr	(obey, do as told)	uymak, riayet etmek f.
	You should follow his advice.
	Tavsiyelerine uymanız gerekiyor.

Önemli bir şeyler mi eksik? Hata bildirin ya da geliştirme önerin.

Ek Çeviriler
İngilizce		Türkçe
follow⇒ vi	(come next after [sb])	arkadan gitmek geçişsiz f.
	I'll go first, and you can follow.
follow vi	(come next after [sth])	arkadan gelmek geçişsiz f.
	What follows is an example of how not to proceed.
follow [sth]⇒ vtr	(occur as a result)	sonucu olmak, neticesi olmak geçişsiz f.
	It follows that reducing interest rates increases inflation.
follow [sth] vtr	(sequence: come after) (sıra)	ardından gelmek, sonra gelmek geçişsiz f.
		izlemek, takip etmek geçişli f.
	In the Cyrillic Alphabet, B follows A.
follow [sb]⇒ vtr	(imitate, be like [sb]) (birisini)	örnek almak geçişli f.
		izinden gitmek f.
	(birisine)	benzemek, gibi olmak f.
	She follows her mother in being very talkative.
follow [sth]⇒ vtr	(result from [sth])	kaynaklanmak, ileri gelmek f.
	Can any good follow this?
follow [sth] vtr	(watch)	izlemek, takip etmek geçişli f.
	They followed her every move.
follow [sth] vtr	(keep up with [sth]) (bir şeyi)	takip etmek geçişli f.
	(bir şeyden)	geri kalmamak f.
	Do you follow politics?
follow [sth/sb]⇒ vtr	(understand [sth], [sb])	anlamak, kavramak, idrak etmek geçişli f.
	Do you follow what I'm saying?
follow [sth]⇒ vtr	(obey: a route, pattern, etc.)	uymak, itaat etmek geçişli f.
	Alina carefully followed the knitting pattern for the pullover.
follow [sb]⇒ vtr	(social media) (sosyal medya)	takip etmek f.
	80 million people follow this singer on Instagram.

Önemli bir şeyler mi eksik? Hata bildirin ya da geliştirme önerin.

Deyimsel fiiller
İngilizce		Türkçe
follow from [sth] vtr phrasal insep	(come as a logical result)	sonucunu çıkarmak f.
	This logically follows from the given evidence.
follow on vi phrasal	(be a consequence) (bir şeyin)	sonucu olmak, neticesi olmak f.
	It follows on that any rise in taxes must be accompanied by an improvement in services.
follow on from [sth] vi phrasal + prep	(be the next step)	-den devam etmek f.
	This action follows on from the decision taken last month.
follow on vi phrasal	(walk behind [sb])	peşinden yürümek f.
		peşinden gitmek f.
follow through vi phrasal	(continue [sth] to completion) (bir işin)	sonunu getirmek f.
		bitirmek f.
Not: A hyphen is used when the term is a noun
	He's very good at starting things but never seems to manage to follow through.
follow through with [sth] vi phrasal + prep	(continue [sth] to completion)	sonunu getirmek f.
		bitirmek f.
	Sam is always making plans but she never follows through with any of them.
follow [sth] through vtr phrasal sep	(continue [sth] to completion)	sonunu getirmek f.
		bitirmek f.
	A good manager ensures that their team is able to follow a project through.
follow through vi phrasal	(sports: after throwing, etc.) (spor)	topun gidiş yönünü takip etmek f.
	She's learning how to follow through in a complete arc after hitting the ball.
follow up vi phrasal	(take next step)	tamamlamak geçişli f.
	The young gymnast performed a dive roll, and did a cartwheel to follow up.
follow up on [sth] vtr phrasal insep	(investigate)	takip etmek, izlemek f.
		takibini yapmak f.
	The detective followed up on the lead.

Önemli bir şeyler mi eksik? Hata bildirin ya da geliştirme önerin.

Bileşik Şekiller:
İngilizce		Türkçe
follow me interj	(come with me)	beni izleyin, beni takip edin ünl.
		buradan buyurun ünl.
	"Follow me," said the waitress, and she showed us to our table.
follow-on adj	(occurring next)	takip isim s.
		devam isim s.
follow-on n	(thing that comes next) (bir şeyin)	devamı olan şey i.
		arkasından gelen şey i.
		takip i.
		devam i.
follow-on n	(cricket) (kriket)	ikinci vuruş sırası için oyuna girme i.
follow suit vi	figurative (do the same, copy: [sb] else)	aynı şeyi yapmak f.
		taklit etmek f.
	He was such a copycat; if his brother did something he would always follow suit.
	After the first bank started giving away toasters, the rest of the banks followed suit.
follow-through n	(sport: continuation of motion)	topun gidiş yönünü takip etme i.
	You need to have a good follow-through to be a good golfer.
follow-through n	(continuing action)	sonunu getirme i.
		tamamlama i.
		bitirme i.
	The project manager keeps a close eye on her team to ensure follow-through.
follow [sth] up by doing [sth], follow up [sth] by doing [sth] v expr	(make further communication)	takibini yapmak f.
	John followed up his interview by sending a thank-you note.
follow [sth] up with [sth], follow up [sth] with [sth] v expr	(make further communication)	ile desteklemek geçişli f.
	The lawyer followed her argument up with evidence.
follow-up n	(doctor's visit) (tedavi sonrası)	takip i.
		izlem ziyareti i.
	Ron had to go to the doctor for a follow-up.
follow-up n	(further communication)	tamamlayıcı ileti/mesaj i.
		izleme, izlem i.
	Ryan received a follow-up from the salesman.
follow-up n	(news item: further information) (haber)	ek bilgi i.
	The newspaper printed a follow-up to the previous day's story.
follow-up n	(work: successor)	devam i.
	This novel is a follow-up to the author's first book, published 20 years ago.
follow-up adj	(visit, call: further)	tekrar, ek, tamamlayıcı s.
		takip isim s.
	Tom sent a follow-up message to Jim.
follow-up inspection n	(additional examination)	ilave inceleme i.
		ek teftiş i.
	Before closing on the house, we need to do a final follow-up inspection.
follow-up investigation n	(supplementary police enquiry)	tamamlayıcı soruşturma i.
		ek tahkikat i.
follow-up materials npl	(resources: supplement learning)	destek malzemeler, takviye malzemeler çoğ. i.
follow-up question n	(additional enquiry)	ek soru i.

Önemli bir şeyler mi eksik? Hata bildirin ya da geliştirme önerin.

'follow' bu girdilerde da bulundu:

İngilizce tanımda:

adhere - attach - bark up the wrong tree - bring up the rear - chaser - come after - come next - conform - deviant - diet - disobey - diverge - dog - draft - ensue - go after - heel - hilltop - latch on - mirror - move - next - obey - play by ear - procedure - pursue - revoke - run - shadow - stalk - succeed - suggest - tail - trace - track - trail - trailblazer

Listelerde: Top 2000 English words, Social media terms, Opposite verbs, daha fazlası...

Eş anlamlılar: go behind, go after, walk behind, follow on behind, tag along, daha fazlası...

Eşdizimler: follow your [dreams, heart], follow a [car, taxi, suspect, player], follow [the rules, the directions, these instructions, these steps, the guidelines], daha fazlası...

follow' sözcüğü/sözcükleri ile ilgili forum tartışmaları:

Turkish forumu ziyaret edin.
WordReference Yardım: Forumlarda kendiniz sorun.

Go to Preferences page and choose from different actions for taps or mouse clicks.

"follow" için Google Çeviri'nin tercümesine göz atabilirsiniz.

Reklamlar

Reklamlar

Uygunsuz bir reklamı rapor et.
WordReference.com WORD OF THE DAY GET THE DAILY EMAIL!

Siteyi reklamsız görüntülemek için WordReference Destekçisi olun.