WordReference Türkçe-Arapça Virtual Dictionary © 2025:

Temel Çeviriler
TürkçeArapça
devamFrom the English "continuation" i.استمرار
devam,
ilerleyiş,
ilerleme
From the English "continuity"
i.,i.
تسلسُل أحداث
devamFrom the English "follow-up" i.يأتي بعد
 تأتي هذه الرواية بعد أول كتاب نشره المؤلف قبل 20 سنة.
devam,
uyarlama
From the English "spin-off"
i.
(TV dizi) (من مسلسل آخر)مسلسل مشتقّ، مسلسل متفرّع
takip,
devam
From the English "follow on"
isim s.,isim s.
تالٍ، لاحق
sürme,
devam etme,
devam
From the English "continuance"
i.
تكملة، تتمّة
  استمرارية

WordReference Türkçe-Arapça Virtual Dictionary © 2025:

Bileşik Şekiller:
TürkçeArapça
direnmek,
sebat etmek,
azmetmek,
azimle devam etmek
From the English "persevere"
f.,f.,f.
 (فعل)يُثابر، يُواظب
ayrılmak,
bırakmak,
devam etmemek,
terketmek
From the English "drop out"
f.,f.,f.,f.
ينسحب من شيء
  يترك الدراسة
korumak,
sürdürmek,
devam ettirmek
From the English "maintain"
geçişli f.,geçişli f.
يحافظ على شيء
 Saatte 40 sayfalık okuma hızını korudu.
 لقد حافظ على معدَّل 40 صفحة في الساعة.
korumak,
sürdürmek,
devam ettirmek
From the English "carry on"
geçişli f.,geçişli f.
يواصل شيئًا، يستمر في شيء
sürdürmek,
devam etmek
From the English "pursue"
f.,f.
يتابع، يواصل
 يواصل جيمس دراساته في الأدب المقارن.
uzatmak,
devam ettirmek,
sürdürmek
From the English "continue"
geçişli f.,geçişli f.
يمدّد
sürdürmek,
devam ettirmek,
idame ettirmek
From the English "preserve"
geçişli f.,geçişli f.f.,geçişli f.
يحافظ على شيء، يبقي على شيء
devam eden,
süren
From the English "ongoing"
s.
مستمر، متواصل
 تحديث القاموس هو عمل متواصل.
şiddetle devam eden,
kasıp kavuran,
kırıp geçiren
From the English "raging"
s.
هائج
devamlı,
sürekli,
devam eden
From the English "sustained"
s.
متواصل، مستمرّ
  مستدام
 كانت الوظيفة صعبة وتستلزم تركيزًا متواصلاً.
devam eden,
süren
From the English "continuing"
s.
جارٍ
 تُدرج الرزنامة عدة معارض جارية.
ömür boyu süren,
hayat boyu devam eden
From the English "lifelong"
s.
طوال العمر، مدى العمر
 يجب اعتبار الزواج التزامًا لمدى العمر.
devam ettirilebilir,
sürdürülebilir
From the English "maintainable"
s.,s.
ثابت، يمكن الإبقاء عليه
çoktandır devam eden,
epeydir devam eden,
uzun süreli,
ezeli
From the English "long-standing"
s.,s.,s.
طويل الأجل
  قديم
yıl boyu,
bütün yıl devam eden
From the English "year-round"
s.,s.
على مدار السنة
 يرفض معظم الطلاب المحاولات لجعل التعليم المدرسيّ على مدار السنة.
devam etmekte,
ilerleme halinde
From the English "underway"
z.,z.
سائر، جارٍ
  كان قد بدأ
 كان الاستعراض قد بدأ حين وصلنا.
ilerlemeye/başarılı olmaya devam etmek,
takma kafana,
fazla düşünme
From the English "onward and upward"
f.,ünl.
في نجاح مستمر
devam eden,
sürmekte olan
From the English "in process"
s.,s.
جارٍ
ilerleme halinde,
devam etmekte,
sürmekte
From the English "in progress"
z.,z.,z.
جارٍ
saklama,
tutma,
sürdürme,
devam ettirme
From the English "retention"
i.,i.
احتفاظ
 أنا قلق بشأن احتفاظ الشركة ببياناتي الشخصية.
(kaldığı yerden) devam etme/ettirmeFrom the English "resumption" i.استئناف، استكمال
 سوف يتم استئناف محادثات السلام الأسبوع المُقبل.
devam eden iş,
üretim aşamasındaki iş
From the English "work in progress"
i.,i.
العمل جارٍ
 لا يزال العمل جاريًا على روايتي.
azimle devam etmek/vazgeçmemekFrom the English "hang tough" f. (تعبير عامي)يتحجّر في موقفه
gelmeye devam etmekFrom the English "keep coming" f.يتواصل
devam etmek,
sürdürmek,
devam ettirmek
From the English "keep going"
f.,f.
يصمد
  يثابر، يواظب
 اصمد! فأنت على وشك بلوغ أعلى التل.
iletişimi koparmamak,
görüşmeye devam etmek
From the English "keep in touch"
f.
يبقى على اتصال، يبقى على تواصل
şüphe etmemek,
inanmaya devam etmek
From the English "keep the faith"
f.,f.
لا يستسلم، يبقى متفائلًا
iyi iş yapmaya devam etmek,
aynen devam etmek
From the English "keep up the good work"
f.
أحسنت، عمل ممتاز، استمر بهذا
ısrar etmek,
ısrarla yapmak,
yapmaya devam etmek
From the English "persist in doing"
f.,f.,f.
(bir şeyi yapmakta)يبقى يفعل، يظلّ يفعل
devam etmek,
ilerlemek
From the English "go straight on"
f.,f.
(yola, vb.)يتابع طريقه في خط مستقيم
devam etmek,
sürdürmek
From the English "keep it up"
f.,f.
واظب على ذلك
devam etmek,
karar vermek
From the English "go from there"
f.,f.
(bir yerden)ينطلق من هنا
uzadıkça uzamak,
sürekli devam etmek
From the English "go on and on"
geçişsiz f.,geçişsiz f.
يستمرّ طويلاً
  يمتدّ طويلاً
mevcut kalmak,
olmaya devam etmek,
aynen durmak
From the English "remain"
geçişsiz f.
يظلّ، يبقى
  لا يزال
ملاحظة: في الزمان الحاضر يستحسن استخدام "لا يزال".
 Hesap aynen duruyor.
 هذه الحساب لا يزال قائمًا.
üremek,
türü devam ettirmek
From the English "breed"
f.
يتوالد، يتكاثر
 لا تتوالد بعض الثدييات إلا مرة.
sürüp gitmek,
devam etmek,
sürmek,
kalmak
From the English "persist"
geçişsiz f.,geçişsiz f.
يبقى، يدوم، يستمر
durmaksızın yürümeye devam etmekFrom the English "walk on" f.يتابع سيره
durmadan gitmek,
devam etmek
From the English "drive on"
f.
(araba) (بالسيارة)يتابع السير
(ilerlemeye,
vb.) devam etmek,
ısrarla kabul ettirmeye çalışmak
From the English "press on"
f.,f.
يواصل، يتابع، يمضي قُدُمًا
(hatta,
vb.) kalmak,
kalmaya devam etmek
From the English "stay on"
f.
يبقى
devam etmekFrom the English "carry on" f.يواصل ما يفعله
başka yere gitmek,
yola devam etmek
From the English "move on"
f.,f.
ينتقل إلى مكان آخر، يواصل رحلته
çalmaya devam etmek,
durmadan çalmak
From the English "play on"
f.,f.
(müzik)يواصل العزف
-de devam etmek,
sebat etmek
From the English "push on"
f.,f.
يواصل، يواظب، لا يستسلم
sebat etmek,
azimle devam etmek
From the English "soldier on"
f.,f.
يجاهد، يتحمّل بشجاعة
okumaya devam etmekFrom the English "read on" f.يواصل القراءة
devam etmek,
sürmek
From the English "run on"
f.,f.
يستمر
uzayıp gitmek,
devam etmek,
bitmek bilmemek
From the English "grind on"
f.,f.,f.
 (بشكل سلبيّ لوقت طويل)يستمر
 استمرت المفاوضات عدة أسابيع دون تحقيق أي نجاح يُذكر.
devam etmekFrom the English "continue" f.يتابع، يواصل
 İşine yemek arası vermeden devam etti.
 تابع عمله دون أن يتوقف في استراحة الغداء.
sürdürmek,
devam ettirmek
From the English "sustain"
geçişli f.
يحافظ على شيء
 انطلقت العدّاءة انطلاقة جيدة، ولكن هل ستتمكن من المحافظة على سرعتها؟
sürdürmek,
devam ettirmek
From the English "uphold"
geçişli f.
يحافظ على شيء
 كانت الحكومة اليمينية مصمِّمة على المحافظة على النظام القائم رغم الدعوات إلى التغيير.
devam ettirmek,
sürdürmek,
sürekli kılmak,
ebedileştirmek,
ölümsüzleştirmek
From the English "perpetuate"
geçişli f.,geçişli f.
يؤبّد، يخلّد، يُديم
(birşey) olmadan yaşamak/hayatına devam etmek,
-siz yaşamak
From the English "get along without"
f.
يمضي بدون، لا يحتاج
(yapmaya,
vb.) devam etmek,
sürdürmek
From the English "keep at"
f.
يثابر، يواصل
devam etmek,
sürdürmek,
sebat etmek
From the English "keep on"
f.,f.,f.
(inatla)يواصل شيئًا، يداوم على شيء، يستمرّ في شيء، يظلّ
devam etmek,
geri dönmek
From the English "get back to"
f.,f.
(kaldığı yerden)يعود إلى شيء، يرجع إلى شيء، يستأنف شيئًا
devam etmekFrom the English "go on with" f. (bir şeye)يتابع شيئًا، يواصل شيئًا، يستأنف شيئًا
devam eden,
süren
From the English "continued"
s.
ممتد، متواصل مستأنف بعد إنقطاع
  متتابع
 المُخَالَفَة المُتَوَاصِلَة للقَوَانِين تُصِيبُ المَسْؤولِينَ بالفَزَع.
devam eden,
süregelen
From the English "chronic"
s.
(sorun, vb.)دائم
devam edenFrom the English "surviving" s.باقٍ في مسابقة
durmak yok,
yola devam
From the English "onward and upward"
ünl.,ünl.
إلى الأمام بدون توقف!
devam etmek,
sürdürmek
From the English "go straight on"
f.,f.
(bir şeyi yapmaya)يواصل، يستمر
dinlemeye devam etmekFrom the English "stay tuned" f. (radyo programı)يبقى معه
 سنعود بعد هذا الفاصل الإعلاني، فابقوا معنا!
-i devam ettirmekFrom the English "keep coming" f.يواصل شيئًا
varlığını sürdürmek,
varlığını devam ettirmek
From the English "survive"
f.
يكون موجودًا، يبقى حيًّا
 الصراصير موجودة منذ ملايين السنين.
devam etmekFrom the English "proceed" geçişsiz f.يتابع، يواصل، يكمل
 أنا آسف لمقاطعتك، من فضلك أكمل.
devam etmek,
sürmek
From the English "abide"
geçişsiz f.
يخلّد، يبقى، يدوم، لا يفارق
 إنها بلدة صغيرة لا يفارقها الفقر، وإنما لا يفارقها أيضًا حسّ التعاون بين سكانها.
sonsuza kadar yaşamak,
yaşamaya devam etmek
From the English "live on"
f.,f.
يبقى، يدوم، لا يموت
hayatına devam etmek,
yaşamına devam etmek
From the English "move on"
f.
يمضي قُدمًا في حياته
-den devam etmekFrom the English "follow on" f.ينتج من شيء، هو متابعة لشيء
 هذا الإجراء هو متابعة للقرار المتخذ الشهر الماضي.
devam etmek,
sürdürmek
From the English "carry on"
geçişli f.,geçişli f.
يواصل، يتابع
sürdürmek,
devam ettirmek
From the English "continue"
geçişli f.
يستأنف، يتابع، يواصل
 Projeyi sürdürecekler mi, yoksa tamamen iptal mi edildi?
 هل سيتابعون العمل في المشروع، أم أنه أُلغي نهائيًّا؟
sürdürmek,
devam ettirmek
From the English "preserve"
geçişli f.
يحافظ على شيء
 سعينا خلال تجديد الفندق أن نحافظ على طابعه التاريخي لأنه بُني قبل مئة سنة.
üzerinden çıkarmamak,
devam etmek
From the English "keep on"
f.,f.
(giysi)لا يخلع
devam etmek,
sürdürmek,
koyulmak
From the English "get on with"
f.,f.
يباشر شيئًا
  يستأنف شيئًا، يكمل شيئًا
devam edenFrom the English "onward" s.مستمر، متواصل
 ستسافر نيكول إلى لندن بالطائرة، ثم ستركب القطار ضمن رحلتها المتواصلة لتبلغ ليفربول.
kaldığı yerden devam etmeFrom the English "continuation" i.اسْتِئْنَاف، مُتَابَعَة، تَتِمَّة، تَكْمِلَة
 عد لمتابعة المحاضرة بعد الغداء.
devam etmek,
sürdürmek
From the English "go on"
f.,f.
(bir şeyi yapmaya)يواصل، يستمر
devam etmek,
-i sürdürmek
From the English "continue"
f.,f.
(bir şey yapmaya)يستمرّ في فعل شيء
 استمرّت جاين بعد تقاعدها في العمل كمدرِّسة بديلة.
izlemeye devam etmek,
dinlemeye devam etmek
From the English "stay tuned"
f.,f.
يبقى معه لشيء
 ابقوا معنا لسماع هذه الإعلانات المهمة.
sürmek,
devam etmek,
daimi olmak,
uzun süre etkisini/kuvvetini sürdürmek
From the English "endure"
geçişsiz f.
يصمد، يستمر
 استمرت الصداقة بين المرأتين رغم بعض الاختلافات في الرأي.
devam etmek,
sürdürmek
From the English "resume"
f.,f.
(kaldığı yerden)يستأنف
 Konuşma bittikten sonra sohbetlerine devam ettiler.
 استأنفوا حديثهم بعد الخطاب.
devam etmek,
kaldığı yerden devam etmek
From the English "reprise"
geçişli f.
يستأنف، يستكمل
devam ettirmek,
sürdürmek,
gerçekleştirmek
From the English "prosecute"
geçişli f.,geçişli f.
يمضي قُدُمًا في شيء
 تبدو الحكومة مصممة على المضي قدمًا في خطتها رغم الاعتراض الواضح عليها.
devam etmek,
sürdürmek
From the English "carry on"
geçişli f.,geçişli f.
(bir şeyi yapmaya)يواصل شيئًا، يتابع شيئًا
durmamak,
durmadan devam etmek
From the English "continue"
geçişsiz f.
يستمر
 استمرّ ولم يتوقّف لتناول الغداء.
kasıp kavurmak,
kırıp geçirmek,
şiddetle devam etmek
From the English "rage"
geçişsiz f.
يعصف، يثور
 كانت ليلة عاصفة ومجنونة، وبقيت الريح تعصف حول البيت.
-e doğru devam etmekFrom the English "lead off" f.يؤدي إلى شيء
devam etmek,
sürmek
From the English "continue"
geçişsiz f.,geçişsiz f.
يستأنف
 العمل على المشروع متوقف الآن، ولكن سيُستأنف بعد الأعياد.
devam ettirmekFrom the English "piggyback" f.يستند إلى شيء
sürdürmek,
devam ettirmek,
idame ettirmek
From the English "maintain"
geçişli f.,geçişli f.
يواصل
 يجب أن نواصل الإضراب لأنه بإمكاننا الفوز.
devam ettirmek,
sürdürmek
From the English "keep up"
f.
يعتني بشيء، يحافظ على شيء
 لا تزال ريتا تعتني بالحديقة مع أنها صارت في الثمانينيّات.
devam etmek,
sürdürmek
From the English "proceed"
f.,geçişli f.
يواصل شيئًا، يستمر في شيء
 لو تسمح، أود أن أواصل قراءتي.
konuşmaya devam etmekFrom the English "go on" f.يطيل الكلام
  • Go to Preferences page and choose from different actions for taps or mouse clicks.
"devam" için Google Çeviri'nin tercümesine göz atabilirsiniz.

Diğer dillerde: İspanyolca | Fransızca | Portekizce | İtalyanca | Almanca | Hollandaca | İsveççe | Polonyaca | Romence | Çekçe | Yunanca | Çince | Japonca | Korece | İngilizce

Reklamlar
Reklamlar
Uygunsuz bir reklamı rapor et.
WordReference.com
WORD OF THE DAY
GET THE DAILY EMAIL!