Çevrimiçi Dil Sözlükleri

eziyet

Temel Çeviriler
Türkçe		İngilizce
eziyet		torture
		torment

Önemli bir şeyler mi eksik? Hata bildirin ya da geliştirme önerin.

Temel Çeviriler
İngilizce		Türkçe
persecution n	(individual: harassment)	eziyet, zulüm, eza i.
		cefa i.
	Will his persecution of me never come to an end?
torture n	(physical: infliction of pain)	işkence, eziyet i.
	Sadly, torture is still commonplace in quite a few countries.
cruelty n	(deliberate causing of pain)	zulüm, eziyet, işkence i.
	The prisoners were subjected to unspeakable cruelty.
oppression n	(domination)	baskı i.
		hükmetme, hakimiyet i.
		eziyet, zulüm i.
	The regime has ruled by oppression for decades.
maltreatment n	(abuse, bad treatment)	kötü muamele, kötü davranış i.
		hırpalama i.
		eziyet, acı çektirme i.
	The maltreatment of children is a serious crime.
travail n	literary, often plural (ordeal or toil)	zahmet i.
		eziyet i.
		sıkıntı i.
	After years of travail, they finally completed the project.
punishment n	figurative (rough treatment)	hırpalama i.
		eziyet i.
		sert davranma i.
	The woman told the rider he should let his horse rest as she did not think it could take any more punishment.
persecution n	(peoples: oppression)	baskı, eziyet, zulüm i.
	Immigrants are frequent targets of persecution.
torment n	(suffering, anguish)	büyük acı, azap i.
		işkence, eziyet i.
	I can't bear the torment of his infidelity.

Önemli bir şeyler mi eksik? Hata bildirin ya da geliştirme önerin.

Bileşik Şekiller:
İngilizce		Türkçe
agonize sb, also UK: agonise sb vtr	(cause to be anguished)	eziyet etmek, eziyet çektirmek geçişli f.
		kıvrandırmak geçişli f.
		acı çektirmek geçişli f.
harassed adj	(stressed, tormented)	taciz edilmiş, taciz gören s.
		eziyet gören s.
		rahatsız edilen/canına okunan s.
	If you're feeling harassed, step back from the situation.
harry sb vtr	(harass or pester)	rahatsız etmek geçişli f.
		rahat vermemek geçişli f.
		eziyet etmek geçişli f.
		taciz etmek geçişli f.
	Since the trial began, the press has been harrying the politician every time she steps outside.
maltreat sb vtr	(treat badly)	kötü davranmak f.
		eziyet etmek f.
	The man was arrested for maltreating his dog.
plague sb vtr	figurative (bother persistently)	sürekli rahatsız etmek, eziyet vermek f.
	The new trainee is always plaguing the boss with questions.
rack sb vtr	often passive (cause mental suffering)	eziyet çektirmek geçişli f.
		eziyet etmek geçişli f.
		acı çektirmek, acı vermek geçişli f.
	Jeremy was racked by guilt over betraying his best friend.
tantalizingly adv	(in a way that torments)	eziyet edercesine z.
		azap çektirircesine z.
	The fruit was tantalizingly out of reach.
target sb vtr	(persecute or bully sb)	sataşmak geçişli f.
		eziyet etmek, zulmetmek, zorbalık etmek geçişli f.
	Children who are smaller than their classmates may be targeted by bullies.
torment sb vtr	(make suffer)	acı çektirmek, azap çektirmek geçişli f.
		eziyet etmek, işkence etmek geçişli f.
	Severe headaches have tormented her for years.
tormentor n	(bully, sb causing distress)	eziyet eden/acı çektiren kimse, zorba i.
		işkenceci i.
	Neil eventually quit school to escape his tormentors.
torture sb/sth vtr	(inflict severe pain on)	işkence yapmak, eziyet etmek, işkence etmek f.
	Prisoners claimed that the guards had tortured them.
	The man was found guilty of torturing his dog.
tyrannize sb, also UK: tyrannise sb vtr	(oppress, rule)	baskıyla yönetmek geçişli f.
		zorbalıkla yönetmek geçişli f.
		zorbalık etmek f.
		eziyet etmek f.
	The authoritarian leader tyrannized the citizens of the country, restricting access to food and medicine.

Önemli bir şeyler mi eksik? Hata bildirin ya da geliştirme önerin.

eziyet' sözcüğü/sözcükleri ile ilgili forum tartışmaları:

• Go to Preferences page and choose from different actions for taps or mouse clicks.

"eziyet" için Google Çeviri'nin tercümesine göz atabilirsiniz.

Diğer dillerde: İspanyolca | Fransızca | Portekizce | İtalyanca | Almanca | Hollandaca | İsveççe | Polonyaca | Romence | Çekçe | Yunanca | Çince | Japonca | Korece | Arapça