WordReference English-Turkish Dictionary © 2025:
| Temel Çeviriler |
| reflection n | (physics: return of light) | yansıma, aksetme i. |
| | | yansıyan şey, akseden şey i. |
| | He was momentarily blinded by the reflection of the sun off his watch. |
| | Güneşin saatinden aksetmesi yüzünden kısa bir süre gözleri kamaştı. |
| | Saatinden yansıyan güneş ışığı bir anda gözlerini kamaştırdı. |
| reflection n | (image) | akis, yansı i. |
| | Harry looked at his reflection in every shiny surface. |
| | Ahmet her parlak yüzeyde aksine bakıyordu. |
| reflection n | (deep thinking) | düşünme, iyice düşünme, derinlemesine düşünme i. |
| | After reflection on this matter, I am in favour of it. |
| reflection n | (thought, observation) | düşünce, fikir, görüş i. |
| | His reflections on the president's character were unfavourable. |
| reflection n | figurative (result) (mecazlı) | yansıma i. |
| | | sonuç, netice i. |
| | The artist's work is a reflection of his political beliefs. |