WordReference English-Turkish Dictionary © 2025:
| Temel Çeviriler |
| be confronted with [sth] adj | (have to face [sth]) (bir sorunla, vb.) | karşılaşmak geçişsiz f. |
| | | karşı karşıya kalmak geçişsiz f. |
| | She broke into tears when she was confronted with her husband's infidelity. |
WordReference English-Turkish Dictionary © 2025:
| Temel Çeviriler |
| confront [sb/sth]⇒ vtr | (oppose, face [sth]) | karşı durmak, karşı koymak, karşı çıkmak, direnmek f. |
| | | yüzleşmek, yüz yüze gelmek, yüzleştirmek, yüz yüze getirmek f. |
| | Neil was reluctant to confront his boss about the problem. |
| confront [sb] with [sth] vtr + prep | (make [sb] face up to [sth]) | karşı karşıya bırakmak geçişli f. |
| | | karşılaştırmak geçişli f. |
| | | yüzleştirmek geçişli f. |
| | Ursula confronted her friend with proof of her betrayal. |